MERKEZİNDE GANİ GANİ TOPRAKLI BİR İSTAN
Orta Asya Cumhuriyetlerinin üçü bir yerdesi; UTT yani Özbekistan, Türkmenistan, Tacikistan ve İran, Pakistan, Çin ile sınırdaş olan gani gani topraklı bir istan olan Afganistan!
Afganistan, Orta Asya ile Güney Asya’yı, Batı Çin ile Doğu İran’ı birbirine bağlayan geçiş noktasında bulunmaktadır. Orta Asya’dan, Güney Asya’ya giden ve gitmesi planlanan bütün yolların Afganistan’dan geçmesi gerekmekte idi.
Püsküllü örgünün model tarafinde; bu coğrafi gerçeklikten hareketle Taliban sonrası Afganistan yönetimi ve bu yönetimi güçlendirerek tek başına ayakta durabilecek güvenilir bir müttefik hâline getirmek isteyen ABD!
Afganistan’a komşu olan Orta Asya Cumhuriyetleri, İran, Çin ve Pakistan gibi ülkeler, Afganistan’ı bölgesel ticaretin merkezî yapma yönünde politikalar başlatmışlardır. Özellikle 2006 yılından itibaren, Afganistan’da ve Afganistan’a komşu ülkelerde ulaşım alt yapısının tesisine ilişkin pek çok farklı proje gündeme gelmiş, adeta bir proje rekabeti başlamıştır. ABD’nin yürürlüğe koyduğu Büyük Orta Asya girişimi, Afganistan ve komşularındaki bu hareketlilikte önemli rol oynamıştır. Bu süreç, Avrasya kıtasına güvenlik ve refah getirecek Modern İpek Yolu’nda eksik halkanın bina edilmesi olarak tanımlanmaktadır.
Bir ters bir düz büyük Orta Asya denkleminin merkeziNdeki AfGANİstan
Orta Asya, Sovyetler Birliği’nin dağılması sonucu ortaya çıkan jeopolitik bölgelerden biridir. Uluslararası ilişkiler terminolojisi olarak Orta Asya, Sovyetler Birliği’nin dağılması ile bağımsız olan beş devletin (Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Türkmenistan ve Özbekistan) yer aldığı coğrafyayı tanımlamak için kullanılan bir kavramdır. Orta Asya’nın anlamı, kapsadığı alan, taşıdığı önem gibi hususlar, sosyal bilimlerin çeşitli dallarına göre farklılık gösterebilir. Çoğu tarihçi, sosyolog ve antropolog ise Orta Asya diye bir adlandırmayı doğru bulmaz, bunun yerine Türkistan ya da Batı Türkistan kavramını kullanmayı tercih ederler.
1993 yılında Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan ve Tacikistan devlet başkanları, ülkelerinin bulunduğu bölgenin bir bütün olduğu ve Orta Asya (Central Asia, Sentralnaya Aziya) olarak adlandırılması gerektiğini bildirmişlerdir. Ancak ne bu resmî açıklama, ne de beş devletin bölgesel işbirliği ve ortaklık konusunda yaptığı girişimler, bölgenin adlandırılması, sınırları ve bütünlüğü tartışmalarını ortadan kaldırmıştır. 2005 yılında ortaya atılan ve daha sonra ABD’nin resmî politikasına dönüşen “Büyük Orta Asya Ortaklığı” projesi de bu tartışmaları yeniden alevlendirmişti.
Washington’daki John Hopkins Üniversitesine bağlı Orta Asya ve Kafkasları Araştırma Enstitüsü’nden Profesör S.Frederik Starr ‘Büyük Orta Asya ve Afganistan İçin İşbirliği’ başlıklı makalede ABD’nin Orta ve Güney Asya’da izlemesi gereken uzun vadeli politikalarını ele almıştır.
Starr, Mart 2005’te yayınlanan “A Greater Central Asia Partnership for Afganistan and Its Neighbours” (Afganistan ve Komşuları için Genişletilmiş Orta Asya Ortaklığı) başlıklı çalışmasında, terörle mücadele adına Afganistan’da sağlanan kazanımların sürdürülebilmesi için “Büyük Orta Asya”da proaktif politikalar yürütülmesinin gerekli olduğunu, bu kapsamda ABD’nin öncülüğünde yeni bir bölgesel işbirliği yapısı oluşturulmasını önermişti.
Starr’ın başlattığı inisiyatif çok geçmeden ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından da desteklenmiş ve Starr’ın görüşleri doğrultusunda ABD Dışişleri Bakanlığı’nın yapılanmasında değişikliğe gidilmiştir. Daha önce ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Avrupa-Asya İşleri Bürosu’nun sorumluluk alanına giren beş Orta Asya cumhuriyeti, buradan Güney Asya İşleri Bürosu’nun sorumluluk alanına aktarılmıştır. ABD Dışişleri Bakanı Condolliza Rice, Ekim 2005 tarihinde Orta Asya ülkelerine gerçekleştirdiği ziyaret sırasında, Orta Asya ülkelerinin, Bakanlığın Güney Asya Bürosu’nun sorumluluk sahasına dahil edildiğini açıklamıştır. Rice, 5 Ocak 2006 tarihinde yaptığı açıklamada ise, Orta Asya ve Güney Asya’nın global öncelikler listesinin üst sıralarında yer aldığını, Büyük Orta Asya’nın kurulması ihtimaline Beyaz Saray’ın ciddi olarak yaklaştığını, bunun önemli bir hedef olduğunun üzerinde durmuştur.
1 Nisan 2006 tarihinde Afganistan’ın başkenti Kabil’de “I. Büyük Orta Asya’da İşbirliği Konferansı” düzenlenmiştir. Afganistan Devlet Başkanı Karzai’nin ev sahipliği yaptığı konferansta Güney Asya Bürosu’nun başına getirilen ABD Dışişleri Bakanı Yardımcısı Richard Boucher ve Kazakistan Dışişleri Bakanı Tokayev de yer almıştır. Kabil Konferansı’nın amacının Afganistan’daki son gelişmelerin sağladığı avantajları değerlendirerek, bir asırdır kapalı olan ticaret yollarının yeniden açılması ve kıtasal ticaret sayesinde Avrasya’nın bu geniş kısmında refah ve güvenliğin temini olarak ilan edilmiştir. Konferansın esas odak noktasını ise Orta Asya’dan Hint Okyanusu’na, Güney Asya ve ötesine doğru temel ulaşım yollarının açılması yönündeki fikirler oluşturmuştur.
Büyük Orta Asya girişiminin ortaya çıkması, projenin hedefleri ve bu hedeflerin başarı şansı konusunda Afganistan kilit öneme sahip bir ülkedir. Hatta Afganistan’ın geleceği ile projenin geleceğinin birbirine eş tutulduğu dahi söylenebilir. Starr bunu şu şekilde vurgulamaktadır: “Afganistan dönüm noktasında bulunmaktadır. Güvenlik ortamı giderek artmakta, kurumsal yenilikler sürmekte, ekonomi gelişmekte ve açık siyasi sistem hem yerel hem de ulusal düzeyde giderek kökleşmektedir. Afganistan’ı teröre karşı uluslararası savaşın ilk büyük zaferi olarak ilan etmek abartı sayılmaz. Fakat bu her şeyin bittiği anlamına gelmemektedir. Şimdi zaferin açtığı yeni ufuklarla acilen ilgilenmek zamanıdır.
Starr, Afganistan’ın karşılaştığı iç sorunların çoğunun bölgesel karakterli olduğunu, dolayısıylabunlara ancak bölgesel bir yaklaşımla çözüm bulunabileceğini savunmaktadır.Komşularıyla bölgesel ve kıtasal ulaşım ve ticaretin yeniden canlandırılmasının önemini vurgulayan Starr, Büyük Orta Asya Ortaklığı’nın asıl hedefinin bu olacağını belirtmektedir. Güney Asya Bürosu başkanı ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Richard Boucher, 26 Nisan2006 tarihinde Kongre’de yaptığı konuşmasında, Afganistan’ın dışa açılmasının Orta ve Güney Asya arasında bir engel olmaktan çıkarak köprü konumuna gelmesini sağladığını belirterek bunun yeni fırsatlar doğurduğunu söylemiştir. Boucher, Güney ile Orta Asya arasında köklü bağların yeniden canlandırılarak ticaret, ulaşım, demokrasi, enerji ve iletişim alanlarında yeni bağlar yaratılmasının hedeflendiğini açıklamıştır. Boucher, Kazakistanve Türkmenistan’ın doğal gazı ve Tacikistan ile Kırgızistan’ın hidro enerjisi ile Almatı’dan Yeni Delhi’ye gelişmiş bir bölgesel güç ağı örülebileceğini belirtmektedir.
Bu bilgileri inceleyerek, dinamikler üzerinde düşünmenin tam zamanı Bayım!
Anahtar Kelimeler: Kazakistan İpek Yolu Afganistan