Doğu ve batı kültürlerinin kesişme noktası, ticaret yolunun ilk parlayan yıldızı, paranın tarihine ismini yazdıran LİDYA! Tarihte paranın kimler tarafından bulunduğu kesin olarak pek bilinemediği tezi halen korunuyor olsa da, değerli madenlerden para basan, konumu gereği ticaret yoluna yüksek hizmeti ile ‘paranın ilk icadı’ ünvanı halen Lidya’nındır. İlk para Lidya Kralı Kroisos (Krezüs) zamanında Elektron denilen altın ve gümüş karışımı madenden, bakla şeklinde basılmıştır. Sikke, Lydia krallığında bir defa icad edildikten sonra Küçük Asya sınırlarını aşarak Akdeniz çevresinden Çin’e kadar ulaşmış. Ancak Çin’e ulaştığında Lidya’lılar ünvanlarını kaybetmemişler lakin buldukları icad epey değişime uğramış. Kısacası parayı Lidyalılar’ın bulduğunu hep hatırlayacağız, lakin “Parayı Lidyalılar buldu, Çin’liler ‘Akıl’ yükledi” olarak, 2020’in yeni düz dünya tarihine yazanlar yazdı bile…
Yeni Düz Dünyanın küresel kalemi, WhatsApp‘ın 8 Şubat’ta yayına alacağı gizlilik politikasını duyuralı bir kaç gün oldu. Bu haberi duyanlar, tası tarağı topladı arkalarına bakmadan, Yeni Dijital Birleşik Dünya Devletine ilk göç edenler olarak, Lidyalı’ların dünyasından ayrıldılar. Bize soranlara; bu işe sadece “Ne DİEM” artık dedik.
Son birkaç günün göç haberleri ise; “Facebook ve WhatsApp verilerini birleştirecek. Bu birleştirme ile kullanıcılar Facebook Pay gibi Facebook servislerini WhatsApp’ta kullanabilecek. Bununla birlikte Facebook ekosisteminden reklam ve tanıtım içerikleri de WhatsApp’ta gösterilmeye başlayacak. 4 Ocak’ta güncellenen Gizlilik İlkeleri’nin tamamını WhatsApp yardım merkezinden inceleyebilirsiniz.” Şimdilik böyle …
Aslında resmileşmesi ile duyuldu Whatsapp’ın bu durumu. Alt yapısı 2019 itibari ile hazırlanan bir sistemdi. Çin’in uzun süredir Akıllı Şehir Yaşam uygulamasındaki para, ödeme, bankacılık sistemini bir kaç yıldır takip ediyordu Facebook. WhatsApp üzerinden böyle bir sistem kurmaya çalışmalarının alt yapısını çok geciktirmeden uzun zaman önce de hazırladı. Yine uzun zaman öncesinden okuduğumuz bilgilere göre, Facebook sistemin öncelikle para transferi yapmasına olanak verecek şeklinde idi.
Hatırlarsınız belki ya da okuyamamış da olabilirsiniz; “ZOLOTAYA KORONA Bir Yolda Yürüyene ALTIN TAÇ Hediye!” başlığında, bu platformda 11 Eylül 2020 tarihinde yayınlanan bir yazımıza tekrar dikkatinizi çekmek isteriz. Bugün gelen Whatsapp Göçünün Çarşambasını, Kırmızı Perşembe’den haberini aldığımızı yazmış idik, yermisin yemezmisin yılının 11 Eylül’ülünde!
Çin’de en son ne zaman para kullandığını çoğu kişi hatırlamıyor. Çin’de Şangay da Metrodaki internet, evlerdeki internetten daha hızlı olduğu için yaklaşık 45 dakika süren tren yolculuğunda İnsanlar zamanın nasıl geçtiğini fark etmeden Jing’an Temple istasyonundan inerek, ikinci hatta aktarılıyor. Başlarının akıllı telefonlarının Simine yerleştirdiklerinden buyana yürüyen akıllı telefon kalabalığında, mini bir markete girip içecek bir şeyler alıyorlar ve ödemelerini ise “WeChat Pay” olarak gerçekleşiyor. Şanghay televizyon kulesinin olduğu yerde Luckin Coffee’ye gitmenin popüleritesini yaşayan yürüyen akıllı telefonlar, kısa bir keyif kahvesini ise günün vazgeçilmezliğine eklemişler. Starbucks’tan ucuz, kaliteli kahve değerlendirmeleri de otomatik olarak büyük veri merkezine yükleniyor. Akıllı Telefonlarının uygulaması ile alınan bu hizmet karşılığında 28 Yuan puanlaması ücretsiz alınmış gibi mutluluk veren kahveye dönüşüyor. Kahve almak için ne kasaya gidiliyor ne de sıraya giriliyor. Telefondaki uygulamadan sipariş veriliyor, kare kod ile ödeme yapılıyor. Uygulama misafire bir sıra numarası veriyor. Çağrılınca mutluluk kahvesine ulaşan yürüyen akıllı telefonumuzun alışverişi tamamlanmış oluyor.
Çin’in yeni yürüyen akıllı cihaz sistemi yaşamın kendisi… Kahve ile başlayan gün, karşıdan karşıya geçerken en yüksek akla bağlantısı koptuğunda bir anda duruyor. Akıllı şehirlerde yolda araç olmamasına rağmen, yayalar karşıdan karşıya geçerken beklemek zorunda. Eğer beklemeden uygunsuz geçilirse, karşıdaki kamera kişiyi tespit edip kişinin yüzünü trafik ışığının altında bulunan ekrana örnek olamayan, yürüyen akılsız cihaz olarak yansıtıyor.
Yakın gelecekte bunların hepsini yaşayacağız diyoruz. Aslında şuan tüm yaşamımız bu sistemin ön hazırlığı değil mi? “Whatsappdan göç etmek” yani dijital dünyanın bir uygulamasından diğer bir uygulamasına geçmek? Sadece beta sürümünü önceden birileri deneyimliyor. Tüm sistem açıkları giderildikten sonra, düz dünyanın dijital birleşik dünya devleti sistemi olmayacak mıyız? Gelecek daha çok toplumun nasıl kontrol edilebileceği üzerine kurgulanıyor. Pandeminin 2019’unda yani Çin’de çok yeni teknolojiler kullanılmaya başlandı. 2020’nin ilk 3 aylık bu sürecinde, Çin yönetimi 2000 yeni teknolojiyi ile Dijital dönüşümü “Nesnelerin İnterneti (IoT-Internet of Things)” gerçekleştirdi.
IoT teknolojisini kısaca şu başlıklarla açıklanıyor: Sensör Sistemi, Veri Toplama, Veri Analizi, Veri Gizliliği ve Güvenli Veri İletişimi.
Internet of Things yani IoT, ilk kez Kevin Ashton tarafından 1991 senesinde ortaya atılmış bir kavram olmakla birlikte yeni teknolojik kavram akıllı cihazların, birbirlerini algılayan ve iletişime geçebilen nesneler aracılığıyla akıllı bağlantısı şeklinde tanımlanıyor. Bu sistemle ile kullanıcılar istedikleri herhangi bir cihaza internetten kontrol etme imkanına sahip olacaklar. 2020 yılı itibariyle de yaklaşık 50 ile 200 milyar civarında bağlı akıllı nesne olduğunu tahminen yazmışlar.
Bir başka tanımı ile; Nesnelerin İnterneti “Gelecek SİZsiniz”. Yani “Geleceksizsiniz!”
Nesneler, insan ilişkilerinde yeni anlamlar dünyası kurmaya onları egemenlikleri altına alarak yönlendirmeye başladığının Göçüdür bu!
Meydana getirilen nesnenin sadece teknik boyutu ile ilgilenen insan, eşyanın ruh dünyasına ve sosyolojik olarak topluma yansımasının farkındalığının bittiğinin hareketidir… Başlar sime gömülü, simden gelen korku, talimat, ödül sistemine göre yaşam biçimi.
Artık düşünmek zorunda değiliz nasıl olsa. Yapay zekanın bile düşündüğü, felsefe yaptığı bu devirde, İnsanın özgürlüğü gibi düşünme sistemini de bir simin içine gömeceği kimin aklına gelirdi ki, aklımızın olduğu devirlerde? İşlerin ekran karşısında oturarak yönetileceği ve hareket kabiliyetlerin yitirişeceğini, bütün bu eylemsizlikle birlikte bireylerin, artık özürlü bir duruma geleceğini ve düşünmenin anlamını yitireceğini kim bilebilirdiki?
Gerçeklikten uzaklaşmış nesneler hayatımızı kuşatma ‘MIŞ’ gibi yorumların yorumuna dağ gibi eklenmek… Nesnelerin sahip oldukları biçimler kusursuzluğunda yok olup giderken masumiyet maskesine bürünmek… Modern hümanist terminolojiyi kullanmakta üstünlüğünü yitirmediğinin sanısı ile meta ve değişimin etik olmayan değerleriyle kuşatıldığının inkarında olan ‘insan’… Kendisini bir pul kadar simin içine gömen, nesneler dünyasının vazgeçilebileni olduğunu bilemez olan ‘insan’…
Kalsın Sağlıcakla…