İnsanlık ve ekonomi tarihinin en eski yapılarından biri ve belki de en önemlisi, ilk kıtalararası ticaret yolu olan İpek Yolu.

Yollar, insanın hikayesidir. Ticaret ile birlikte bilgilerin, fikirlerin, inançların ve değerlerin birbirine bağlandığı, yaşamın kendi hikayesidir. Bize yaşamdaşlığı anlatır. Her dil gibi yaşamın dilinin de bir alfabesi, yapısı ve kuralları vardır.

“Kuşak ve Yol Porojesini” evrenin yapı taşı enformasyon bilgisi ile tekrar değerlendirmenin tam zamanı.

Kitaro’nun müziği ile içimize içimize işleyen İPEK YOLU… Köklerimize büyük kültürel katkılar sağlayan bir “Yol”un bağlantısal bütünlüğü. İnsanlığın bir yanı, yaşamı boyunca dünyayı bulduğumuzdan daha iyi ve güzel bir yer olarak aldığı mirası teslim etmek çabasında, diğer bir yanı ise tüm bağları koparmanın, yakıp yıkmanın peşinde!

Bilindiği gibi Türk Dünyası, Mavi Gezegen Dünya’mızın insan, toplum, kültür ve ülkeler coğrafyasının en eski, en köklü, en yaygın, en etkin ve en belirleyici öğelerinden biridir. Dünyamızın en büyük parçası olan Avrasya’da, bilinen ilk somut kökleri ve belirgin kökenleri bakımından yaklaşık dört-beş bin yıllık tarihsel-kültürel geçmişe sahiptir. Türk Dünyası, eldeki bilgi ve tespitlere göre yaklaşık dört-beş bin yıl öncesinden günümüze kadar varlığını, gelişimini, değişimini ve dönüşümünü halen sürdürebilmektedir. “Türk olgusu”na her türlü ön yargıdan uzak yaklaşabilen bilim adamlarınca da kabul edilen bir tarihsel gerçektir ki, “Türklerin insanlığın serüvenindeki rolleri temel nitelikte olmuştur. Bu nedenle de insanlığın serüvenini Türklere büyük bir yer ayırmaksızın (anlamak ve) anlatmak hemen hemen olanaksızdır. Günümüz Türk Dünyası, günümüz Avrasyası’nda yaklaşık 10 milyon kilometrekarelik bir alana yayılan ve anadil olarak Türkçe konuşan, Türkçe yaşayan, Türkçe duyan-düşünen-devinen-sezen, Türk kökenli yaklaşık 200-250 milyonluk bir insan topluluğundan, bu topluluğun kültüründen ve bu kültürün yaşandığı ülkelerden ve bölgelerden oluşmaktadır.”

Tarih derinliklerinde, Türkler’in Orta Asya’da tarih sahnesine çıkıp etkin rol almaya başladıkları ilk dönemlerinden bu yana Asya’nın ortasından Doğu, Batı, Kuzey ve Güney’e doğru açılım, yönelim, yürütüm ve yayılımlarıyla birlikte değişik yönlerde çeşitli kültür, sanat ve müzik eksenleri oluşmuştur. Her biri belirli dönemlerde varlık, işlerlik ve etkinlik kazanan Orta Asya çıkışlı başlangıç hareketi ile eksenlerin en eski, en köklü, en kalıcı, en etkili ve günümüze kadar en sürekli ve en belirleyicisidir. “Orta Asya-Anadolu ekseni” olarak tanımlanmaktadır. Türk Dünyası’nın özellikle son iki bin beş yüz yıllık dönemi içinde adım adım oluşup köklerini güçlendiren bu “ana eksen ”, geçmişte olduğu gibi günümüzde de son derece önem kazanarak bu değeri taşımaktadır. Bu önem ve değerin gelecekte daha da artarak sürmesi “Kuşak ve Yol” Yeni İpek Yolu projesinin tam zamanlı hayata geçmesi ile beklenmektedir.

İpek Yolu, Türk topluluklarını birbirine bağlayan bir yol görünümü kazanmakla birlikte coğrafi bir bütünlükte kazanmaktadır. Ayrıca İpek Yolu havzası, Türk Birliği’nin hedeflediği siyasi coğrafyayı önemli ölçüde kapsadığı da görülmektedir.

Yeniden hayata geçirilmek üzere planlanan İpek Yolu’nun yeni güzergâhında toplamda altmış beş ülke mevcuttur. Bu altmış beş ülkeyi ayrıntılı bir biçimde tarif edecek olursak; Orta Asya’da; Kazakistan, Tacikistan, Özbekistan Kırgızistan, Türkmenistan. Doğu Asya’da; Moğolistan, Çin. Güney Asya’da; Hindistan, Bangladeş, Pakistan, Nepal, Bhutan, Afganistan, Maldivler, Sri Lanka. Güneydoğu Asya’da; Myanmar, TimorLeste, Singapur, Brunei, Vietnam, Laos, Tayland, Malezya, Filipinler, Kamboçya, Endonezya. Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da; Birleşik Arap Emirlikleri, Yemen, Filistin, İran, Irak, İsrail, Kuveyt, Lübnan, Umman, Suudi Arabistan, Suriye, Mısır, Bahreyn, Ürdün, Katar. Avrupa’da; Türkiye, Gürcistan, Ukrayna, Azerbaycan, Rusya, Arnavutluk, Macaristan, Polonya, Belarus, Bosna-Hersek, Hırvatistan, Karadağ, Çekya, Estonya, Slovakya, Letonya, Litvanya, Makedonya, Moldova, Sırbistan, Slovenya, Ermenistan. Modern İpek Yolu Projesi oldukça geniş alanı kaplamaktadır. Bu proje aynı zamanda ülkelerin yaklaşık Yirmi Bir trilyon dolarlık bir ekonomik büyüklüğü oluşturduğu göz önünde bulundurulduğunda projenin ciddi bir ekonomik potansiyeli barındırdığı anlaşılmaktadır. Çin’i Orta Asya üzerinden Avrupa’ya bağlayacak bu yolun tamamlanması ile birlikte kara, deniz ve demir yolu ulaşımında uyum sağlanması, küresel ticaret yollarının çeşitlendirilmesi ve ulaşım sürelerinin kısaltılarak maliyetlerin azaltılması amaçlanmaktadır. Modern İpek Yolu projesi, Türkiye’nin gelecekteki ekonomik hedeflerine ulaşması açısından önemli fırsatları beraberinde getirecektir. Türkiye bu proje kapsamında stratejik olarak önemli bir mevkidedir. Örneğin; İran mallarının Batı’ya ulaşması için malların Türkiye’den geçmesi gerekmektedir ayrıca Türk mallarının da Doğu’ya ulaşması için İran’ın üzerinden geçmesi gereklidir. Karşılıklı bu bağ ipek yolu projesinin önemini daha da artırmaktadır. “Kuşak ve Yol” adı altında Çin tarafından başlatılan yeni ipek yolu projesi gerek ekonomik gerek jeopolitik olarak küresel dengelerin ilerleyen yıllarda yer değiştirmesine sebebiyet vereceği beklenmektedir. Çin’in proje kapsamındaki ülkelere alt yapı oluşumu için yüz milyarlarca dolarlık yatırım yapılması, bu projeye önem verildiğinin göstergesidir. Çin’in İpek Yolu güzergâhı üzerindeki Avrupa’ya, Ortadoğu’ya ve Afrika’ya daha kolay ulaşım sağlama isteği Çin’in hedefleri arasındadır. Ülkelerin ticari ilişkilerde birbirine daha çok yakınlaşması geniş pazarların oluşumunda liderlik vasfına sahiptir.

Kuşak ve Yol projesini daha iyi anlamak ve anlamlandırmak istiyor isek; Türkiye’nin sahip olduğu jeostratejik konumu sebebiyle küresel enerji piyasasındaki yerini, petrol ve doğal gaz hatlarını ince ince anlatan haritalara başvurabiliriz. Özellik ile Yeni İpek Yolu projesinde bulunan, 65 ülkeden birisi olan KATAR ile yapılan anlaşmaların nedenini ve önemini de yine bu haritalar anlatmaktadır.

Türkiye ve Çin arasındaki ilişkilerde İpek Yolu, “kazan-kazan” işbirliğinin ve ilişkilerin stratejik ortaklık boyutunun tamamlanmasını sağlamak amacıyla önemli bir girişimidir.

Türkiye’nin bu girişimde yer alması ikili ticaret dengesini teşvik etme, altyapı işbirliğini ve yatırımları artırma, mali işbirliğini derinleştirme anlamında değer kazanmaktadır. Xi Jinping’in de ifade ettiği gibi: “Yeni İpek Yolu girişimi (Bir Kuşak Bir Yol) Çin’in solo gösterisi değil, projedeki tüm ülkelerin katıldığı bir koro olarak kabul edilmelidir.” Yaklaşık 65 ülkenin yer almasını öngören bu girişim, katılımcı ülkeler ile beraber başarı kazanabilecektir. Türkiye’nin de merkezi konumu girişimindeki değerini artıracaktır.

Azerbaycan – Türkiye ilişkileri “bir millet, iki devlet” söylemi üzerinden yürütülürken yukarıda gösterilen somut projeler çerçevesinde iki ülke arasındaki dostluk ilişkileri söylem düzeyinden eylem sahnesini Azerbaycan zaferleri ile yaşadık ve yaşamaya da devam edeceğiz, henüz bitmedi! Gürcistan – Türkiye ilişkilerinde, Gürcistan’ın ise Batılılaşma politikası temelinde Türkiye aracılığıyla Batı ile bağının daimi hale getirilmesi stratejik ortaklık seviyesine gelmiştir. Azerbaycan, Türkiye ve Gürcistan arasında olan ikili ilişkiden üçlü ilişkiye 8 Haziran 2012 yılında her üç ülkenin Dışişleri Bakanlarının katılımıyla Trabzon zirvesinin sonucunda Trabzon Deklarasyonu’nun kabul edilmesiyle resmi şekilde geçit sağlanmış olduğunu hatırlar isek, bugünü (2020) ve (2023) yarını çok daha iyi anlayabiliriz.

Bakü Tiflis Kars demiryoluna sonradan yapımı planlanan, Kars – Iğdır – Nahçivan demiryolu Nahçivan – Tebriz – Tahran – Zehedan demiryoluna bağlanarak İslamabad’a kadar uzanmaktadır. Bu hattın yapılması Sivas – Van – Tebriz hattına alternatif oluşturarak İstanbul – Sivas – Erzurum – Kars’tan İslamabad’a kadar ulaşmaktadır. Bununla da, Doğu – Batı Ulaşım Koridorunun bir bileşeni ile birlikte, İran üzerinden Kuzey ve Güney Ulaşım Koridoru olmaya da imkan sağlamaktadır. Biraz karmaşık gibi görünen bu cümlelerdeki hedef projelerimiz en iyi şekilde yönetilerek hayata geçirilir ise şu günlerde yaşadığımız buhranı tamamı ile unutturabilir. Kısacası bu projelerin arasında en çok işittiğimiz, Bakü Tiflis Kars demiryolu projesi enerji alanında Bakü Tiflis Ceyhan gibi bir zemin oluşturmasının yanı sıra bölgesel projelerin dünyaya çıkışı noktasında merkezi bir rol üstlenmektedir. Şimdi Türkiye’ye bu açıdan tekrar bakalım ve atılan adımları bu şekilde değerlendirelim.

Kadim İpek Yolu bütün yönleriyle, enerji, demir yolu ve diğer ticaret hatlarıyla tekrar uyanışa geçmektedir. Bu uyanışa, Doğu ile Batı’yı birleştiren tarihin en önemli iki kapısından bakarak değerlendirelim! Türk Birliğinin kutsal kapısı Türkistan ile Tarihi İpek Yolu üzerinde bulunan Van ile İran’ın Hoy şehrini birbirine bağlayan, Van Kapıköy Sınır Kapısı!

İki kapı bir yolun sembolünün hikayesini tarihe yeniden yazmak gerek! Gelecek kuşaklara karşı olan sorumluluklarımızı unutmadan…

Anahtar Kelimeler: İpek Yolu Katar Türk Dünyası