Bu Kızların Yaşadığı Bir Fiziksel Hastalık Değil, Bir Psikolojik Bozukluk!..
Birkaç haftadır sosyal medyanın gündeminden inmeyen, zincirli düz ülke halkının vizyonuna yeni giren diziler dikkatimi çekti. Farklı TV kanallarında ünlü bir psikiyatri doktorunun mesleki deneyimlerini kaleme aldığı eserlerinden yansıyan bu diziler hakkında fikir almak istedim. Özetlerini izledim ve yorumları biraz takip ettim. Buna ek olarak ise Netflix’in en bomba gündeminde bulunan “Ethos / Bir başkadır”.
Toplum olarak hep birlikte sınırları aşmışız. Sorunlarını fark ederek, özgüvenlerine tüm gücü ile sığınarak bir kliniğe başvuranları gerçekten tebrik etmek gerekiyor. Peki farkında olmayanlar, olup da gidemeyenlerin sayısı çok mu? Evet, hem de o kadar çok ki. Bu sayısını bilemediğimiz o kadar çokluğa yarın itibari ile tüm düz ülke insanları da katılacak, hepimizin nur topu gibi haberi olsun.
Düz ülkenin halkı olarak hep birlikte gerçekten bir hastalığa yakalandık sonunda! İsmi: “Kitlesel psikojenik hastalık” veya “epidemik histeri“
Psikolojik sağlığın üzerinde düşünüldüğünde; bu alanın uzmanları, biyolojik bir durum mu, yoksa zihin sağlığına farklı bir açıdan mı yaklaşmak gerektiği ile ilgili usanmadan araştırmaya devam ediyorlar. Bu uzmanlar için sanırım asıl iş 2020 de başladı. Kovid 19, biyolojik rahatsızlık olarak adını dağa taşa yazdırmışken, bir anda “Altın taçlı 2020 Kırmızı Korona” ismi ile zihinsel bir çıkmazın, anlaşılamaz bir rahatsızlığa dönüştürdü, kendi kendini.
Buraya kadar herşey tamam, kendi kendimizin teşhisini koyduk, özgüvende hazır, peki şimdi ne yapmalıyız?
Endişelenmeyin, biz hepimizin adına kısa bir araştırma yaptık. Geçmişte mutlaka deneyimlenmiş, uzmanların tespitlerini arşivlediği bir duruma rastlarız dedik ve öyle de oldu. Çok tuhaf bir hikaye ile karşılaştık.
2006 yılında Mexico City yakınlarında bulunan bir yatılı okulda kalan kız öğrencileri etkileyen çok gizemli bir hastalık baş gösteriyor. Katolik rahibelerin yönetiminde bulunan bu okul Asya’daki Çocuklar için Dünya Köyleri gibi bir ismi olan bir kuruluşun Asya ve Latin Amerika’da bulunan 10 okulundan bir tanesi. Yaşları 12 ila 17 arasında değişen bu kızlar çok garip belirtiler göstermeye başlıyorlar. En belirginleri ise yürüme zorluğu, ateş ve mide bulantısı. Kızlar 10 günlük noel tatilinden döndükten sonra bu belirtiler resmen salgın halde başkalarında da görülmeye başlıyor ve sonunda 3600 kızdan 600 tanesinde bu belirtiler tespit ediliyor. 600 kız durup dururken yürüyemiyor, ateşleniyor ve kusuyor.
Sebebi anlaşılmadığı için devletten sağlık görevlileri haliyle olaya müdahil oluyor. Evet, tahmin ettiğiniz gibi; o zamanda aynı şekilde, kuruldukların habersiz bir birkaç kişiye bilim kurulu oldunuz tebrikler diyorlar, boş meydana salıyorlar.
Görevliler uzun süre boyunca sayısız tıbbi test yapıyor, tüm tesisleri santim santim araştırıyor ve tüm kızlarla görüşüyorlar. Ancak bu belirtilere neden olabilecek herhangi bir hastalık bulamıyorlar. Ah! Şu bilim kurulları her dönemde neler çekmişler değil mi?
Yine uzun süren araştırmalar, tartışmalar ve farklı düz ülke kurumları ile görüşmeler sonunda ise tanının koyulabileceği güne ulaşıyorlar.
“Bu kızların yaşadığı bir fiziksel hastalık değil, bir psikolojik bozukluk”, diyorlar.
Bilimsel adı ile kitlesel psikonejik bozukluk. Diğer adı ile kolektif histeri veya kitlesel (epidemic) histeri.
Pek benzeri olmayan bir durum, ama isteyen araştırabilir çok daha geçmiş tarihlerde de aynı hastalığın epey gündemde olduğunu bulabilirsiniz.
Bu bozukluk, yani kitlesel histeri genellikle belirli bir nedeni olmadan çeşitli hastalık belirtilerinin gizemli bir şekilde yayılması ile biliyor. Çoğunlukla dışarıya kapalı, izole gruplar ve topluluklarda kendini gösterebiliyor. Gençler ve özellikle genç kızlar en çok etkilenen gruplar arasında. Bu hastalığın hızlı yayılmasına etken, stres düzeyi yüksek ve gergin çevrelerde bulunarak ün yapmış bir hastalığa yakalanma korkusu olduğunda gerçekleşiyor.
Belirttiğimiz gibi, nadir görülen bu duruma örnek olarak pek çok düz dünya ülkesinde yaşanan sadece 80 kadar bilinen vaka var. Meksika’daki yatılı okuldaki ortam da bahsettiğimiz şartlara oldukça uygun bir ortammış. Dışarıya kapalı, oldukça disiplinli ve stres düzeyi yüksek bir çevreden bahsediliyor. Dışarısı ile ve hatta çocukların aileleri ile bile iletişimi çok kısıtlı bir koşul düşünün. Belirli zamanlarda ailelerini ziyaret edebiliyorlar. Ancak onun dışında telefonla konuşmaları dahi yasak. Sanırım ağızlarında sımsıkı küresel markalı bizim meşhur maskemiz vardı.
Sonrası ne mi olmuş bu kızlara? Bu tanı konulduktan sonra haliyle ailelerin çocukları yanlarına almasına izin verilmiş ve tüm belirtiler hızlı bir şekilde kaybolmuş.
Bugün düşünmenin tam zamanı! Eğer düşünemez durumda isek, bu haber hiç iyi değil. Hepimiz 2021 kitlesel histeriye yakalandık demektir.