Einstein’ın Muhteşem Problem Çözme Sırrı: “Dünyayı kurtarmak için bir saatim olsaydı; ellibeş dakikasını problemi tanımlamaya, kalan beş dakikayı da çözümü bulmaya ayırırdım.”
Elimizdeki sınırsız internet ile zamanın en akıllı cihazlarına sahibiz. “Bir araba parası ödüyoruz” dediğimiz ve sadece telefon, mesajlaşma, sosyal medayada beğendim de beğenmedi gibi dertlerimizin açmazlarına, youtube’da şarkı sorgulayarak derman bulmaya çalışıyoruz.
Aslında, Einstein tespit etmiş olduğu bu tavsiyesini uygulayalım diye en yüksek nezaketi ile uygulanmamız, üzerinde düşünmemiz, hatta geliştirmemiz için iletmiş. Sosyal medya hesaplarımızın duvarlarında paylaşıp da ışıklandırmak için değil elbet!
2020 yılı altın ışıltılı virus ile taçlanarak geldi. Sonrasında, bir yüzyıla yayılabilecek ne kadar şiddet, çıkmaz sokaklarda döşenen mayın varsa, hepsinin patladığına şahit olduk. İçimizde yıkım, şehirlerimizde yıkım…
Biz, bu platformda Einstein’in tavsiyesini en iyi şekilde değerlendirmeye çalışıyoruz.
Einsten gibi bir dahi için elbette 55 dakika yeterli. Elimizden gelse yok sayacağımız şu 2020 yılında yaşadığımız arapsaçına dönen problemlerin üzerinden neredeyse 1 yıl geçti. Biz halen daha adamakıllı bir soru soramadık.
Önümüzde akıl almaz derecede günden güne büyüyen; virus, siyaset, sınırlarımızda bitmeyen savaş ve tehditler, enerji (petrol, gaz, ipekyolu bunalımı), deprem ve en önemlisi ekonomi gibi patlamış, alevleri saçılmış problemlere yaklaşım dahi gösteremedik henüz? TV ekranlarında ya da sosyal medyada kilitlenmiş de orada kalmış bilincimizin ne suçu var tabii ki. Nasılsa tüm olayların çözümü, işin ucundan tutulmuş bilgiler ile tepeden aşağı saçılan ezber kalabalık sözlerde halen aranmaya çalışılmakta.
Biz bu platformda, “Bize ne oldu? Ve Daha Neler olacak?” sorusu ile başlayarak, dikkatimizi konu başlıklarından sapmadan sorular sormaya çalışıyoruz.
Öncelik ile problemler henüz net bir şekilde tanımlamadı!
Herşeyin başı sağlık dediğimiz, “Sağlığın dışında herşey boşmuş dediğimiz”, derdimizi bir kamu spotu ile tanımlayarak sorunun çözümüne ulaşıldığı zannı yaşandığı şu günler… Sorun, “Sorun”un Ne Olduğunu Anlayabilmektir. Maske-Mesafe-Temizlik gibi bir kamu spotu, bırakın tanımlama getirmeyi ve soruna yaklaşmayı tam tersi sorundan fazlası ile uzaklaştırdı, biz halen farkında değiliz.
Problemin tanımı, problem çözme uğraşınızın odak noktası olacaktır. Yukarıda elimizin titremesinden hepsini yazamadığımız problemlerimizden hangisinin odak noktasına yaklaşabildik. Yaklaşamayız, çünkü kamu spotu ile uyarılıyoruz her an!
Pek çoğumuzun anlayamadığı ve Einstein’ın işaret ettiği açıklaması ise; bulduğumuz çözümlerin kalitesinin çözmeye çalıştığımız problemin tarifinin kalitesiyle doğrudan orantılı olacağıdır. Biz yaşadığımız sorunlara, doğru soruları sormak için yola çıktığımızda, bir paradigma değişim sürecinin sancılarını yaşadığımızdan emin olarak, bu platformda defalarca değişimi dile getirdik.
Düzenden düzensizliğe doğru hızla geçipte, şaşkınlığımızı tanımlayamadığımız bu durumu ancak yerinde bir bilimsel açıklamaya başvurarak anlayabiliriz.
Entropi Yasası ile bu sıkışıp kaldığımız durumu bize tanımlayacak bilim insanı Ludwig Boltzmann ilk müdahaleyi bize yapabilir.
Geçmişimize bırakmak üzere olduğumuz şuanki paradigma, geçersizliğini yeterince gösterdi.
Yeterki bu durumu kanıksayalım artık. İçine doğup büyüdüğümüz, yetiştirildiğimiz bu eski paradigma ile, kendini giderek kanıtlayan yeni entropi yasası arasında sıkışıp kalan bir nesil olarak tarihe geçtik bile. Bir sonra ki “Yeni Normal”in yeni nesili, hatalı tanımların bu kadar açık
olduğu ilke ve düşüncelere nasıl boyun eğdiğimizi, gözümüzdeki maskeyi açamadan bir yüzyıl körü körüne taptığımız tanımsız tanımlamalar ile nasıl yaşadığımızı akılları kesinlik ile almayacak. Yeni paradigmanın içerisinde düşe kalka kendisini kabullenmeye başladığımızda, bir önceki nesil olarak, kendimizi dilini, coğrafyasını hiç bilmediğimiz bir ülkede yaşar gibi bulacağız. Eski dünyamızdan çıkamamak, sahiplendiğimiz şartlanmalarımızın getirisi olan tanımsız yaşam biçiminden tamamıyla kurtulamayacağımız için, bu yeni dünyamızı ile hemen iletişim kuramayacağız. Harfleri, ses rengi dahi ana dilimize hiç benzemeyen bir yabancı dili
hayatta kalabilmek için, öğrenmek zorunda olduğumuz gibi.
Ludwig Botzmann’a göre; evrenin kaderi düzensizliktir yani kanunudur. Evrendeki düzensiz işleyiş, karmaşık sistemleri ortaya çıkartır. Bir otomobil ve motorunun üzerinde örnekler isek, düzenli bir şekilde enerji ile yakıtı alıp binlerce kat daha geniş hacimli gazlara dönüştürüp, çevreye ısı ve ses yayarak, düzeni düzensizliğe dönüştürerek A noktasından B noktasına gidebilmemizi sağladığı gibi…
Kısacası entropi ilkesi bize 2020 yılını şu şekilde izah etmeye çalışıyor. Evsensel sistemin gereği olan, alıştığımız bir düzen bozulmuş, kaosa sürüklenmiş ise; illaki değişim, dönüşüm ile yenilenmenin bir başlangıcında olduğumuz içindir. Şuan elimizden kayıp gitmiş olan dünyamız, yeniden farklı bir işleyiş ile hiç bilmediğimiz bir şekilde başlayacak. Hani “The Great Reset” dedikleri … Zamanın penceresindeki son kareyi tamamlamaya az kaldı, diyerek haber gönderdikleri gibi.
Eğer toplum olarak ayakta kalarak, yeni sisteme geçmek istiyor isek; harekete geçmenin tam zamanı. “Maske, mesafe, temiz olun aman ha evde kalın” gibi tanımsız, hareketsizliğe mahkum edilen sorunumuzun yani yaşam enerjimizin yok olmaya doğru gittiğine düzensizce tanık oluruz.
Bu durumu merak eden Bilim Kurulu var ise; Entropi ilkesi ile Sayın Ludwig Botzmann ve Evren, teorileri, paradoksu ile Sayın Albert Einstein gibi bilim insanlarının tavsiyelerine başvurabilirler.