Hiç unutulamayan 40 yıllık fısıltı, “Bizim çocuklar başardı! Our boys have done it”!
2021 çocuklarının sahne kostümleri bu sefer çok renkli idi. Kabilesini temsilen sahnenin en parlak yıldızı elbetteki Şaman oğlan.
Herkes çok iyi oynadı, üstün performans. “Yeni Dünya Düzeni En Yeşilinden The Green New Deal 2021”! Senaryo 1940’lardan H.G. Well. “Bu çok inandırıcı. Ancak bu kez yöneticilerimiz, isyancı bir soruşturma durumunda düzensiz bir nüfusla yüzleşmek için çatışmadan itibarını yitirecek ve hayal kırıklığına uğrayacak.”
Başrol oyuncularından Trump, şüphesiz en deneyimli TV ve Sinema oyuncusu! İstemesek de izledik. Ne de olsa biletleri pandemi ile peşin ödemişdik, hem de en pahalısından!
Bir yapının öncelikle kurgusunun yapılması, şekillenmesi ve sonrasında düzene dönüşürek sistemde yer alması için, düzensizlik gerekmektedir. Bu durum, düzen ile değişme arasında diyalektik bir ilişkinin varlığına işaret etmektedir. Bu diyalektik ilişki, değişme sürecine aynı zamanda doğrusal olmayan bir nitelik kazandırmaktadır. Bunun nedeni, her düzenin bozulma eğiliminde olmasıdır. Değişim kaçınılmazdır. Bir önceki düzen, evrensel yasanın gerektirdiği entropisi olan kaos yani bozulması ile yeni düzenlerden söz edilebilinir. Değişmenin kaçınılmaz olmasına karşılık bu sürecin denetlenebilir bir özelliği bulunmaktadır. Değişme sürecinin denetlenebilirliği, bu sürecin konumlarla ve konumlar arası etkileşimlerle bağlantılı olmasından kaynaklanmaktadır.
Sosyolojik boyutuyla ise bu hareket, bireylerin amaç peşinde koşmaları, çeşitli rolleri yerine getirmeleridir. Parsons’ın deyişiyle her birey ya da grup, bir aktördür. Topluluklar ve toplumlar, aktörlerinin rollerini yerine getirmelerine bağlı olarak var olurlar, biçimlenirler.
İlk çağ filozofları düşünmekten kendilerini alamamışlar, yememiş içmemiş düşünmüşler, olmadı bir fıçıda yaşamışlar, aradıkları “Hakikat – Gerçeklik” sorgulamalarına gölge edenlerin yaşam biçimlerini, edebiyat, sahne sanatları ile anlatmaya, aktarmaya çalışmışlar.
“Gerçeklik Gerçekten Gerçek mi” üzerine sorgulayanların sayısı o kadar azdır ki, aynı yolda yürümelerine rağmen birbirilerini göremezler. Bu yolculuğun fırtınası, modern çağın inşa edildiği dinamiklerle, beden, toplum, iktidar gibi kavramlarla karşılaşmaktır.
Jean Baudrillard’a göre; “Gerçeğin ürettiği tarihi tehditlere karşı iktidar her zaman bir caydırma ve simülasyon oyununa başvurmuştur. Bu işi kesintisiz bir şekilde ürettiği gerçeğe eşdeğer göstergeler aracılığıyla (tabii bu arada bütün karşıtlıkları da darmadağın ederek) yapmıştır. Günümüzde simülasyon tarafından tehdit edilen (göstergeler oyunu içinde yok olup giden) iktidar: Hem gerçek, hem de bunalım üreterek yapay toplumsal, ekonomik ve politik mücadele biçimleri sunmaktadır… Çağımızdaki temel hastalığın adı: Gerçeğin üretimi ve yeniden üretimi denilen şeydir.”
Nick Bostrom’un 2003 yılında Simülasyon hipotezi ile ilgili yayınladığı makalesinde, temelinde evrenin çok ileri düzey teknolojiye sahip bir uygarlık tarafından kodlanmış bir simülasyondan ibaret olabileceğini öne sürmüş idi.
1- İnsanlık gerçeklik olarak tecrübe ettiğimiz şeyi yansıtacak bilgisayar simülasyonları yürütebilecek derecede sofistike bir düzeye gelmeden, tükenip gidecektir.
2- Hayatta kalabilecek herhangi bir medeniyetin bu tür simülasyonlar yürütmesi ihtimal dışıdır.
3- Bir bilgisayar simülasyonunda yaşıyor olmamız neredeyse kesindir.
Eğer üçüncü ihtimal geçerliyse evrenimiz pek çok benzetimden sadece biri olup sıradan olabilir, hatta bir benzetimin içindeki bilgisayarda çalışan “alt-benzetimlerin” birinde yer alıyor bile olabilir miyiz?
Toplumdaki bireylerin en büyük iddiasıdır, “Gördüğüme inanırım”! Ancak meselenin ne olduğunu bilmeden bu iddiaya sahiplenmek, üstelik kişi bu iddianın yaşamın biçimini oluşturan ana iskeleti olduğuna inanması, bu meselenin dipsiz çukuru… Analiz görünümlü yorumlar, öngörüler vs….
“Gerçeklik Gerçekten Gerçek mi? sorusuna Michio Kaku’nun açıklaması; “Oysa ki görebidiklerimizin birçoğu yanılsamadır. Örneğin, tipik bir manzaraya baktığımızdan filme benzer bir panorama gibi gözükür. Gerçekten retinadaki optik sinirin konumuna uyan görüş alanımızda kocaman bir boşluk bulunur. Bu büyük çirkin siyah noktayı nereye baksak görebilmeliydik aslında. Ama beynimiz bu boşluğu gizleyerek ve normalleştirerek kapatır. Görüş yeteneğimizin bir kısmının bizi kandırmak için bilinçaltımızdan yaratılan bir sahtekârlık olduğundan bir haber, manzaranın hayranlığında takılır kalırız. İngilizcede “görünümle öz aynı şey olsalardı bilime ihtiyaç kalmazdı” diye bir deyim vardır. Öncelikli olarak Homo Sapiens ile bağlantılı olan, dünya için kurguladığımız modelin ve işlediğimiz gelecek için simülasyonların ait olduğu en yüksek bilinç Düzey 3 bilinçtir. Bunu, başka insanlarla ilgili anıları ya da olayları analiz ederek ve “rastlantısal” bir ağaç oluşturmak için birçok gelişigüzel bağlantı kurarak geleceği simüle ederek yaparız. Kokteyl partisindeki farklı yüzlere bakarken kendimize basit sorular sormaya başlarız: Bu kişi bana nasıl yardımcı olabilir? Odada dönen dedikodu geleceğe nasıl etki eder? Bana sorun yaratmaya çalışan biri var mıdır?”
Berkeley California Üniversitesinde bu konunun üzerindeki araştırmalarından Dr.Gallant’ın derki: “Biz zihnimizdeki filmlere bir pencere açıyoruz.”
Herhangi bir sistemin başlangıç durumu, uygulama sürecinde bir kesinlikle bilinemez. “Başlangıç durumunun içerdiği çok küçük bir rastlantısallık daha sonraki bir aşamada çok daha büyük boyutlar kazanabilmektedir.”
Kendi kendini düzenleme, bütünü kuran öğelerin özelliklerine göre sistemin kurgusu belirlenir Başlangıçta düzensiz, yığın halinde görünen bireyler, bir araya geldikten belli bir süre sonra grup olarak düzenli ilişkiyi oluşturan bağlantıyı en hızı ile gerçekleştirebilirler. Bunu sağlayan sosyal programdır. Bireyler, ortak yaşamdan öğrendikleri davranışları tekrarlayarak düzeni oluştururlar. Bundan dolayı, toplumsal yapıyı oluşturan temel parçaların özelliklerine aykırı yeni biçimlerin oluşmadığına tanık olunur.
Toplumsal değişmin sürecinde bireylerin konumlarına ve sergiledikleri roller ile yansıyan, yaptıkları belirleyici seçimleri iyi analiz edebilenler, bir sonraki sahnenin ne olduğunu bir olasık ile görebilirler.
3 Kasım 2020’in seçim sürecinde izlediğimiz, “Yeni Dünya Düzeni En Yeşilinden The Green New Deal 2021” filmin fragmanı için bu platformda kısa bir not düşmüş idik. “Sarı Saçlarından sen suçlusun deseler de alınmayasın sakın Ey Trump! Nasılsa rakibin Biden için de yakın gelecekte ‘Yeni Dünya Düzeni’ için, daha genç, farklı, renkli yeni bir kapak modelini senin yanında hazırlamış idik. Yeni GLOBAL dünya düzeninde, bir de Asya’nın renkli sesi olmalı” diyebilirler.
Ya da bambaşka bir Sürpriz ile Şaşmışta Kalmış olabiliriz, yine…
Anahtar Kelimeler: Trump Yeni Dünya Düzeni2021