Dinamik Kod Desteği Parametresi
Kazak lider Tokayev, 10 Ocak 2022 tarihinde KGAÖ ülkelerinin olağanüstü toplantısında, ülkesinde yaşananların ‘darbe girişimi’ olarak tanımladı ve “Kazakistan bir darbe girişiminin üstesinden gelmiştir.” dedi.
Tokayev, ülkesindeki şiddet olaylarının bir merkezden koordine edildiğini ve önceden hazırlandığını ifade etti. Kazakistan Devlet Başkanı, ülkesinin finansal merkezi sayılan ve saldırgan gruplar ile Kazak güvenlik güçleri arasında en şiddetli çatışmaların yaşandığı Almatı kenti ile dokuz bölgenin şiddet olayları sırasında haydutlar tarafından yer yer elegeçirildiğini kaydetti.
Ayrıca Tokayev, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü’nün Kazakistan’a barış gücü olarak 2 bin 30 asker ile 250 parça askeri teçhizat gönderdiğini belirtti.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, KGAÖ olağanüstü toplantısındaki açıklamalarında, Kazakistan’da yaşananlara ilişkin,“Bu Kazakistan’a karşı saldırı, bir saldırganlık eylemidir.” dedi. Rusya lideri, Kazakistan’da şiddet olaylarına karışan saldırganların ‘uluslararası teröristlerin ülke dışındaki kamplarında eğitimden geçtiklerinin açık olduğunu’ ifade etti.
Putin, “Kazakistan devletine yönelik tehdidi, dış ve iç güçler yaratmıştır; mesele gaz fiyatları değil”ifadelerini kullandı.
Putin, ‘Kazakistan’da yakıt fiyatlarına yapılan zamma öfkelenenler ile eline silah alanları birbirinden ayırmak gerektiğini, iki grubun birbirinden farklı amaçlara sahip olduğunu’ kaydetti. Putin Kazakistan’da yaşananlar için, ‘Kazakistan’ın güvenliğiyle ilgili benzeri görülmemiş bir sınavla karşı karşıya kaldığını’ söyledi. Rusya lideri, Kazak lider Tokayev’in çağrısı üstüne ülkeye giden KGAÖ barış güçlerinin sınırlı bir süre için buraya gönderildiği vurgusunu da yaptı.
Rusya Devlet Başkanı, KGAÖ barış güçlerinin Kazakistan liderliğinin çıkarları doğrultusunda faaliyet gösterdiğini belirtti ve ülkede aşayişi sağlama görevinin sadece Kazak güvenlik kuvvetleri tarafından yerine getirildiğini ekledi. Rusya lideri, ‘KGAÖ barış güçlerinin Kazakistan’da kalmaları gerektiği kadar kalacaklarını’ ifade etti ve misyonun tamamlanması ardından tüm barış gücü askerlerinin Kazakistan’dan çıkacağını belirtti.
Kazakistan’daki durumun giderek normale döndüğünü, en yakın zamanda ülkenin tümünde durumun istikrara kavuşacağını söyleyen Putin, “Evimizdeki durumu sarsmalarına izin vermeyeceğiz ve renkli devrimlere müsaade etmeyeceğiz”vurgusunu yaparken neyi kastettiğini biraz daha detaylandırmak gerekiyor. Üç harflilerin “sakallı” ya da sakalsızlar gibi gelberileri varken elini ateşe atmayanların, dört harfli “KGAÖ” bu birliğinkarşı karşıya geldiğinde ne olurda üç harflilerin planı suda balıklama atlayanlara yem olur?
Sovyetler Birliği’nin dağılması, aynı zamanda dünyanın en güçlü silahlı kuvvetlerinden biri olan ordunun da ortadan kalkmasını beraberinde getirmiştir. Bunun sonucunda yeni bağımsız olan ülkeler kendi güvenliklerini sağlama sorunuyla karşı karşıya kalmıştır.
8 Aralık 1991’de Beyaz Rusya, Ukrayna ve Rusya Federasyonu Bağımsız Devletler Topluluğu kurulmasına ilişkin anlaşmayı imzalayarak Sovyet Birliği’ne resmen son verdiler. Daha sonra 21 Aralık 1991 yılında Letonya, Litvanya ve Estonya hariç Eski Sovyet Cumhuriyetleri, BDT’yi kuran anlaşmayı Kazakistan başkenti Almatı’da imzaladılar.
1990’larda BDT’ye üye ülkelerin çoğunun henüz ulusal ordularının oluşmamasından dolayı, güvenliklerini temin etmelerinin üç yolu bulunmaktaydı:
Birincisi – BDT içerisinde çok taraflı askeri işbirliği, ikincisi – BDT’dan ayrı, Kolektif Güvenlik Anlaşması çerçevesinde askeri-siyasi işbirliği, üçüncüsü -ikili anlaşmaya dayanan askeri alandaki işbirliği. Eski Sovyet ülkelerinin güvenlik konusunda işbirliğinin temelini oluşturan önemli belge Kolektif Güvenlik Anlaşmasıydı. Daha sonra örgüte dönüştürülen Kolektif Güvenlik Anlaşması, uluslararası güvenlik örgütlerive askeri-siyasi işbirliği alanındaki en genç kurulumlardan biridir. Bunun yanı sıra, Orta Asya bölgesinde mevcut olan tek güvenlik örgütü olmasından ötürü, KGAÖ bu ülkelerin güvenliğini sağlaması açısından çok önemlidir.
Kolektif Güvenlik Anlaşması, 15 Mayıs 1992 tarihinde Özbekistan başkenti Taşkent şehrinde Rusya, Ermenistan, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan ve Özbekistan tarafından imzalanmıştır. Uzatılma ihtimaliyle 5 yıl için yapılan anlaşma, üye ülkelerin parlamentosu tarafından onaylandıktan sonra 20 Nisan 1994 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Günümüzde anlaşmaya Ermenistan, Beyaz Rusya, Kazakistan, Kırgızistan, Rusya ve Tacikistan üyedir. Kolektif Güvenlik Anlaşması, SSCB’nin dağılmasından sonra Eski Sovyet ülkelerinde istikrarın devam ettirilmesinde önemli rol üstlenmiştir. İlk olarak BDT’yi kuran anlaşmayla beraber Sovyet Cumhuriyetlerin barışçıl yolla ayrılmalarını ve kendi aralarında ve uluslararası ilişkilerde kuvvet kullanımından kaçınmalarını sağlamıştır. İkinciden, KGA yeni oluşmakta olan devletlerin askeri ve savunma alanlarını geliştirme aşamasında dış tehditlere karşı güvenlik garantörü olmuştur. Rusya açısından bakıldığında Kolektif Güvenlik AnlaĢması, Rusya’nın Sovyet döneminde kaybettiği etkisini, “yakın çevre” olarak adlandırdığı bölgelerde tekrar meşrulaştırmaya yönelik adımdı.
Orta Asya ülkelerinin anlaşmaya katılmalarının nedenlerinden biri de Afganistan’daki durumun kötüleşmesiydi. SSCB’nin dağılmasıyla Afganistan Demokratik Cumhuriyetine yapılan yardımın kesilmesi, Necibullah hükümetinin ülke üzerindeki kontrolünü kaybetmesine neden olmuştur. Sovyetler Birliği’nin düşmanı olan mücahitlerin iktidara gelmesi ve ülkedeki aşırıcılıkhareketlerinin yükselişi, Sovyet sonrası devletlerin güvenliği ve egemenliğine yapılan ciddi birtehdit olarak algılanıyordu.
Kolektif Güvenlik Anlaşması, Birleşmiş Milletler Şartı’nın 102. maddesine uygun olarak 1 Kasım 1995 tarihinde BM Sekreterliğince kayıt altına alınmış ve KGA 11 maddeden oluşturulmuştur.
Kolektif Güvenlik Anlaşması’nın bel kemiğini 4. madde oluşturmaktadır. Bu maddeye göre, anlaşmaya taraf ülkelerin birine yapılan saldırı, üyelerin tümüne yapılan saldırı olarak kabul edilecektir. Maddenin devamı şu şekildedir:
“Taraf devletlerin herhangi birine karşı saldırganlık durumunda, diğer tüm üyeler o devletin isteği üzerine askeri yardım dâhil gerekli yardımı sağlayacak ve BM şartı’nın 51. maddesi doğrultusunda, kolektif savunma hakkının kullanılması için emirlerinde bulunan araçlarla destek verecektir!”
Kolektif güvenlik, araştırmacı ve uzmanlar tarafından hukuki ve siyasi olarak iki yönüyle ele alınmaktadır. Kolektif güvenliğin hukuki yönü şu unsurları içerir: kuvvet kullanımını yasaklayan uluslararası hukuk normlar ve ilkeleri, uluslararası anlaşmazlıkların barışçıl yollarla çözümü, egemenliğin tanınması, devletlerin eşitliği, iç işlere karışmamak koşulu iledir. Siyasi yönü ise; devletler arası diplomatik ilişkiler ve diplomatikönlemler, ekonomik yaptırımlar, silahlanma dâhil olmak üzere kolektif güvenlik güçlerinin ortak eylemlerini kapsamaktadır.
Buradaki en önemli soru veya bir dizi doğabilecek sorular halen kendisine cevap aramaktadır. Türk Devletleri Teşkilatı’nın kuruluşundan bu yana Türk Dünyasında işbirliği ve eşgüdümün sağlanmasında ve Türk Dünyasının değerlerinin ve çıkarlarının bölgesel ve uluslararası camiada daha fazla desteklenmesinde Teşkilatın rolünü geliştirilmekte iken; Özellikle egemenlik, toprak bütünlüğü ve uluslararası kabul görmüş sınırların dokunulmazlığı ve iç işlerine müdahale etmeme hususlarına saygı ve destek başta olmak üzere, uluslararası hukukun genel kabul görmüş norm ve ilkeleri uyarınca, Türk devlet teşkilatı Üye Devletlerin güvenliğini ve istikrarını güçlendirmeyi hedefleyerek;Ticaret, ulaşım, yatırım ve bölgesel bağlantı ile ilgili girişimlerin teşvik edilmesi gibi pek çok çözüme ulaşması gereken sırada bekleyen hayati konular var. Bize göre ilk aranan cevap; Türkiye gibi TÜRK DEVLETLERİ TEŞKİLATI üyesi olarak henüz KGAÖ’de yer almayan diğer ülkelerin konumu ne olacak?
Acaba 13-14 Ocak 2022’de Sayın Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun düzenleyeceği Kazakistan’daki olaylara yönelik olarak gerçekleştireceği “destek” toplantısında bu soru açıklığına kavuşmuş olur mu?
Anahtar Kelimeler: Kazakistan Putin Rusya